Hatay’ın Defne ilçesi Sümerler Mahallesi’nde gece yarısı başlayan beton santrali kurulumu, bölge halkı ve eğitimcilerin tepkisini topladı.
Santral, Necmi Asfuroğlu Anadolu Lisesi’nin hemen yanına, yani “okullar bölgesi” olarak bilinen bir alana yerleştirilmeye başlandı. Bölge, yalnızca lise değil; çevresinde ilkokul, ortaokul ve çok sayıda konutun bulunduğu yoğun bir yaşam alanı.
İçindekiler
- 0.1 “Çocukların yanında çimento tozu, gürültü ve egzoz istemiyoruz”
- 0.2 “Burası okul ve yerleşim bölgesi, santral derhal kaldırılmalı”
- 0.3 Neden bu kadar tepki var?
- 0.4 “İki günlük izin bahanesiyle kalıcı hale getirilmesin”
- 0.5 Yeniden yapılanma değil, yeniden kirlilik
- 1 Yaşam Alanlarında Beton Santralleri Neden Olmamalı?
“Çocukların yanında çimento tozu, gürültü ve egzoz istemiyoruz”
Sabah okula gelen öğrenciler ve veliler, inşaat araçlarının gürültüsüyle, çimento tozunun havaya karıştığı bir ortamla karşılaştı.
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, santral önünde yaptığı açıklamada, halk sağlığının değil rantın gözetildiğini vurguladı:
“Bu bölge her yaş grubundan çocuğun eğitim gördüğü bir yer. Çimento tozu soluyan, gürültü altında ders yapmaya çalışan öğrenciler olacak. Beton santralinin tek amacı, bu bölgedeki inşaat işlerini hızla yürütüp daha fazla kazanç elde etmek. Ama bu kazancın bedelini çocuklar ödeyecek.”
“Burası okul ve yerleşim bölgesi, santral derhal kaldırılmalı”
Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, santralin kurulduğu alanın bir “okullar bölgesi” olduğunu vurguladı:
“Burada sadece bir okul değil, yüzlerce öğrencinin bulunduğu yerleşim alanı var. Çocuklarımız zaten depremden beri zorlu koşullarda eğitim görüyor. Şimdi bir de beton tozu, egzoz gazı ve gürültü eklenecek. Öğrencilerin sağlığı hiçe sayılıyor. Biz bu santralin derhal kaldırılmasını istiyoruz.”
Neden bu kadar tepki var?
Beton santralleri, üretim sırasında yoğun toz, partikül madde ve kimyasal emisyon yayar.
Bu maddeler solunum yolları üzerinde doğrudan etkilidir; özellikle çocuklarda astım, bronşit ve alerjik hastalıkların artmasına neden olur.
Ayrıca karışım makineleri ve kamyonların yarattığı gürültü, ders ortamını bozarak öğrencilerin dikkatini ve öğrenme sürecini olumsuz etkiler.
Üstelik Defne’deki santralin kurulduğu yer, konutların ve okulların hemen bitişiğinde, yani şehir içinde — bu da çevre yönetmeliklerine aykırı bir durum.
“İki günlük izin bahanesiyle kalıcı hale getirilmesin”
Mahalle sakinlerine, santralin “yalnızca iki günlüğüne izin aldığı” bilgisi verilse de halk, bu açıklamaya inanmıyor. Daha önce Hatay’ın farklı bölgelerinde “geçici izinle” kurulan beton santrallerinin kalıcı hale geldiği örnekler yaşanmıştı.
Bu nedenle bölge halkı, belediyeye ve çevre müdürlüğüne çağrıda bulunarak faaliyet izninin iptal edilmesini ve okul çevrelerinin kesin koruma alanı ilan edilmesini talep ediyor.
Yeniden yapılanma değil, yeniden kirlilik
Depremin ardından hızla yeniden yapılanmaya giren Hatay’da, beton santrallerinin plansız biçimde okul, hastane ve yerleşim alanlarının yanına kurulması yeni bir çevre krizine dönüşmüş durumda.
Eğitimciler, meslek odaları ve çevreciler, çözümün santrallerin şehir dışına taşınması ve denetimlerin artırılması olduğunu vurguluyor.
Yaşam Alanlarında Beton Santralleri Neden Olmamalı?
Beton santralleri, şehirlerin yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynasa da, kuruldukları yer en az üretim kadar önemlidir.
Bu tesisler, yoğun toz, kimyasal ve gürültü salınımı nedeniyle insan sağlığı ve çevre için ciddi riskler oluşturur. Özellikle okul, hastane ve konut bölgelerinde faaliyet göstermeleri hem etik hem de çevre mevzuatı açısından büyük bir hatadır.
1. Hava kirliliği ve sağlık riski
Beton üretimi sırasında ortaya çıkan çimento tozu ve ince partiküller, havaya karışarak çevreye yayılır.
Bu maddeler:
-
Solunum yollarını tahriş eder,
-
Astım, bronşit ve KOAH gibi hastalıkları tetikler,
-
Çocuklarda akciğer gelişimini olumsuz etkiler.
Uzmanlara göre, santral çevresinde yaşayanlar sürekli bu toz partiküllerine maruz kaldığında uzun vadeli sağlık sorunları kaçınılmaz hale gelir.
2. Gürültü ve titreşim kirliliği
Santralde çalışan karıştırıcı makineler, kamyonlar ve pompa sistemleri sürekli gürültü üretir.
Bu ses kirliliği:
-
Öğrencilerin ders sırasında dikkatini dağıtır,
-
Çocuklarda stres ve uyku bozukluklarına neden olur,
-
Yaşlı ve hasta bireylerin yaşam kalitesini düşürür.
Yani, sadece çevre değil, psikolojik sağlık da zarar görür.
3. Toz ve kimyasal atıklar yaşam alanlarını bozar
Çimento karışımı sırasında oluşan ince toz, rüzgârla birlikte evlerin içine kadar girer; bitkilerin, balkonların, arabaların üzerinde gri bir tabaka bırakır.
Ayrıca yağmurla birleştiğinde asitli çökelti oluşturur — bu da toprağın ve suyun kalitesini bozar.
Kısacası, yaşam alanları kirlenir, gündelik hayat sürdürülemez hale gelir.
4. Yasal ve etik açıdan yanlış
Çevre Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre, beton santralleri yerleşim bölgelerine belirli bir mesafe dışında kurulmalıdır.
Bu mesafeler, hem çevre hem de halk sağlığı için zorunlu güvenlik sınırlarıdır.
Ancak bazı durumlarda “geçici izin” adı altında bu sınırlar göz ardı edilmekte, planlama dışı santral kurulumları yapılmaktadır.
5. Eğitim ve sosyal yaşamın sürdürülebilirliğini tehdit eder
Bir okulun, parkın, evin ya da sağlık merkezinin yanında sürekli toz, kamyon trafiği ve gürültü varken, o alan artık bir yaşam alanı olmaktan çıkar.
Çocuklar oyun oynayamaz, öğretmenler ders anlatamaz, insanlar pencerelerini açamaz hale gelir.
Bu nedenle beton santralleri üretim bölgelerinde, şehir dışı kontrollü alanlarda kurulmalıdır.